TR Kurdî EN
SON HABERLER

Nuriye ve Semih Serbest Bırakılsın, Baskılar Son Bulsun! 16.09.2017

Basına ve kamuoyuna…

İkiyüz  günü aşkın bir süredir hukuksuzca işlerinden edilen arkadaşlarımız Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın OHAL koşullarını fırsata çeviren bir iktidarın yapmış olduğu faşizan uygulamaların cenderesinde yaşam ve onur mücadelesini saygıyla selamlıyoruz.

Ülkeyi kaosa sürükleyen bir zihniyetin, en demokratik talepleri bile şiddetle karşılandığı bir ortamda yaşam hakkını önemsediğimiz noktada kendi iradeleriyle almış oldukları ve bu faşizan uygulamalara tepki olan açlık grevine, karşı iktidarın tutumu ilkel ve faşizan bir uygulama olarak değerlendiriyor ve şiddetle kınıyoruz. Arkadaşlarımız ortaya koydukları bu tepkisellikle son çare olarak gördükleri bedenini ölüme yatırma eylemselliğin den sonra hukuksuzca gözaltına alınıp tutuklanmışlardır. Hiç bir uluslararası sözleşmede ve anayasada olmamasına rağmen aylardır özgürlüklerinden yoksun bırakılarak tutuklanıp yaşam hakları gözetilmeden cezaevine konmuştur. Bizler KESK ve eğitim sen olarak bu uygulamayı kınıyor ve iktidarı biran önce demokrasiye ve hukuka davet ediyoruz.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra gelişmiş bütün demokrasilerde olması gerek demokrasiyi âmâsız fakatsız öncelemek hukuku uygulamak olması gerekirken ülkemizde tam tersi olmuş demokrasinin olmazsa olmazı siyasi partiler ve STK’lar işlevsiz hale getirilmiş halka ait kurumlar ve özelliklede kadın kurumları yok edilmek için her türlü yöntem mubah görülmüştür. Basın susturulmuş, halkın seçimlerle işbaşına getirdiği iradeleri cezaevlerine atılmış, belediyelere kayyumlar atanmış,  STK’lar işlevsiz hale getirilmiştir. Bu dönemde iktidara karşı yapılan her eleştiri faşizm dönemlerinin geleneksel yöntemi olan vatana ihanet olarak yandaş haline getirilen basın tarafından topluma lanse edilmiştir.

Kendi konumunu sağlamlaştırmak isteyen iktidarın hedefinde olan kamu emekçileri şimdiye kadar bin bir emekle oluşturdukları kazanımları iktidar oyunları ve oluşturulan yandaş sendikacılık anlayışıyla bir bir yok edilmiştir. Bunun en iyi örnekleri toplu sözleşmelerde iktidarın bütün olanaklarını kullanarak yetkili sendika olan yandaş sendikanın kapalı kapılar ardında kamu emekçilerinin haklarını pazarlayan yandaş sendikanın pratiğinde görmek mümkündür.

            Daha düne kadar FETÖ denilen terör örgütü ile hareket eden bir sendikanın Eğitim Sen in eylemselliklerini terorize etmesi haddi değildir. Eğitim senin şimdiye kadar her eylemi hukuksal zeminde ve sendikal eylem çerçevesinde kararlaştırılmasına rağmen Diyarbakır eğitim bir sen başkanı yunus Memiş kendisini savcı yerine koyarak KESK in 29 Aralık iş bırakma eylemini terorize etmeye çalışması haddi değildir. Eğitimsen olarak üyelerimizin sendikamızın kararlarını sorgulamaya davet eden Yunus Memiş öncelikle sendikacılık ile bağdaşmayan kadrolaşmak için ulusal basında çıkan kamu emekçilerini fişleyen işyeri barışını ortadan kaldıran idareci atamaları ve milli eğitimde birçok hukuksuzca yapılan atamanın açıklamasını yapması gerekiyor. Her şartta sendikacılıktan uzak ne yaptığı belli olmayan Memiş sendikal alanı olmayan olaylar ile ilgili yaptığı açıklamalara iktidar partisinin mitinglerine katılım çağrısı yapan konfederasyonlarının kendi siyasi çıkarları  uğruna emekçilerin haklarını siyasi iktidara peşkeş çektiği ortadayken eğitim sene dil uzatma hadsizliğini bırakması onurlu mücadele geleneğini itibarsızlaştırmak için 15 temmuzdan önce beraber hareket ettikleri FETÖ nün yöntemlerinden vazgeçmelerini öneriyoruz.

Konfederasyonumuz KESK Ağustos 2015 yılında başlayan bölgedeki çatışmalardan kaynaklı çocuklarımızın yaşam ve eğitim hakkı için insani duruşu ilkeleri ve tüzüğünden kaynaklı elindeki tek meşru mücadele aracı olan bir günlük iş bırakma eylemini gündemine alarak bir günlük iş bırakma eylemini Türkiye’nin bütün bölgelerinde uygulamıştır. Yüzbinlerce öğrenci ve eğitim emekçisinin etkilendiği bir ortamda konfederasyonumuz KESK suskunluğu ilkesizlik olarak algılayacağı için eylem kararı almış ve uygulamıştır. Bu toplumsal ve insani duruş ilk andan itibaren iktidarın hedefi haline getirilmiştir. Bu süreçte yüzlerce sivilin ölmesi yüzbinlerin yerinden göç etmesi karşısında konfederasyonumuzun suskun kalması beklenemezdi. Bu sorumluluğun bilincinde olan KESK 29 Aralık 2015 te bir günlük iş bırakma eylem kararı almış ve uygulamıştır. Şimdi olsa tekrar alacağımız bir karar olduğunu bütün kamuoyunun bilmesi gerekir. Bu süreçte iktidarın hedefi haline gelen sendikamız dik duruşundan taviz vermemiştir. On binlerce üyemize soruşturma açılmış binlercesi ihraç edilmiş binlercesi sürgün edilmiştir. Yandaş sendikanın başkanı son yapılan sürgünlerde 8 kişinin kesinlikle döneceğini belirtmiştir. Bizler şunu soruyoruz bu kesin bilgiyi nereden aldınız? Ayrıca bu bilgiye sahipseniz binlerce kamu emekçisinin sürgün listelerinin nasıl hazırlandığı bilgisine sahip olduğunuzu düşünüyoruz. Amed Eğitim Sen’de 11 yönetici ve 24 eski yöneticisi ihraç edilmişken ayrıca 27 yönetici ve 26 eski yönetici sürgün edilmişken Memiş’in sendika yöneticilerimiz hakkındaki asılsız iddialarını kendisine iade ediyoruz.

Bizler KESK olarak her dönem baskılara maruz kaldık yeri geldi hayatımızdan olduk yeri geldi işimizden olduk yeri geldi özgürlüğümüzden olduk ve yılmadık vazgeçmedik yılmayacak vazgeçmeyecek her zaman bu onurlu mücadeleyi her ne pahasına olursa olsun vereceğiz.  Sendikalar kendilerini kamu emekçilerinin ve halkın geleceği demokrasi ve insan hakları noktasına konumlandırmaları gerekiyor. Diğer türlüsü ömürleri hükümetlerle sınırlı olur. Bunu da bütün kamuoyuyla paylaşıyoruz.

YAŞASIN DEVRİMCİ DAYANIŞMA!

YAŞASIN EĞİTİM SEN!

Eğitim-sen Diyarbakır 1-2-3 no’lu şubeleri

Bu yazıyı paylaşın :